OKB tanısı alması için bir çocukta obsesyonlarla kompulsiyonların ayrı olarak ya da her ikisinin görülmesi gerekir. DSM-IV-TR obsesyonu, kimi zaman istenmeden ortaya çıkan uygunsuz olarak yaşanan ve belirgin anksiyete ya da sıkıntıya neden olan yineleyici ve sürekli düşünceler, dürtüler, düşlemler olarak tanımlar. Kompulsiyonlar, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulanması gereken kurallarına göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.

OKB başlama yaşı ortalama 10 yaş civarındadır ancak bazı çocuklarda 7 yaşında da görülmektedir. OKB’li yetişkinlerin 1/3 ile yarısı arasındaki bölümü çocukluğunda OKB tanısı almıştır. OKB’e en sık eşlik eden bozukluklar DEHB, diğer anksiyete bozuklukları, gelişimsel yetersizlik, karşıt olma-karşı gelme bozukluğu, madde kötüye kullanımı ve depresyondur.

Yapılan farmakolojik ve genetik çalışmalar OKB’nin nörobiyolojik bir bozukluk olduğunu ileri sürmektedir.

Seratoninin geri alımını engelleyen ilaçların OKB belirtilerini azaltmada çok etkili olması bir nörotransmitter olan serotoninin OKB ile ilişkisinin çok güçlü olduğunu ispatlamıştır.

Anksiyete bozukluklarını değerlendirmek için kullanılan birçok genel ölçek OKB için de kullanılabilmektedir. Ancak özellikle OKB için tasarlanmış olan değerlendirme araçlarından biri Yale-Brown Obsesif Kompulsif Ölçeği-Çocuk formu’dur.

OKB tedavisinde bilişsel davranışçı terapi ve farmakoterapi kullanılır.

Bilişsel davranışçı tedavi, maruz bırakma ve tepki önleme temeline dayanmaktadır. Maruz bırakma korkulan uyaran ile tekrarlanan ve sürdürülen ilişkiyle ilgili anksiyeteyi azaltacaktır ilkesine dayanmaktadır. Kirlenme veya mikroplar hakkında obsesyonu olan bir çocuğa kirli bir şeye dokunması talimatı verilebilir. Tepki önleme ise alışılmış tepkinin engellenmesinden oluşur. Örneğin çocuğun ellerini yıkaması engellenir.